İhtiyati haciz, para ve parayla ölçülebilen teminat alacaklarına özgü takiplerde alacaklının korunması ve takibin semeresiz kalmaması için getirilmiş geçici bir hukukî korumadır. İcra ve İflas Kanunu’nda düzenleme alanı bulan bu hukuki yol ile borçlunun icra takibini başarısız kılmaya yönelik davranışlarının önüne geçilmesi amaçlanır. Alacaklı geçici bir koruma şemsiyesi altına girer ve borçlunun mallarına geçici olarak el konulur. Makalemizde cevabını bulamadığınız sorularınızı sayfanın en altından sorabilirsiniz.
İhtiyati Haciz Şartları Nelerdir?
Mahkemeden ihtiyati haciz kararının istenebilmesi için belirli şartların bulunması gerekmektedir. İhtiyati haciz şartlarından ilki olarak söz konusu alacağın para borcu olması gereklidir. Bu borcun rehinle teminat altına alınmamış olması aranan ikinci şarttır. Son olarak istisnaları bulunmakla birlikte söz konusu borcun muaccel yani vadesinin gelmiş olması aranmaktadır. örneğin vadesi gelmemiş senet ihtiyati haciz talebine konu edilemez.
Borcun muaccel olması gerekliliğinin istisnaları mevcuttur. Borçlunun belirli bir yerleşim yeri adresinin bulunmaması hali bunlardan biridir. Ancak borçlu sadece Türkiye’de yaşamıyor diye yerleşim yeri adresinin olmaması şartı gerçekleşmiş sayılmaz. Yani söz konusu kişi yurt dışında yaşıyor ve yerleşim yeri adresi yurt dışında bulunuyorsa alacaklı bu istisnai halden faydalanamaz.
İcra İflas Kanunu 257. madde de sayılan bir diğer istisnai hal ise borçlu kişinin kaçması, mal kaçırması veya böyle bir hazırlık içerisinde bulunması halidir. Bu durumda dikkat edilmesi gereken borçlu kişinin iradesinin bu eylemleri gerçekleştirmeye yönelik olup olmadığıdır. Yani borçlu, alacaklılar alacağını karşılayamasın diye kendi malını yakarsa kötü niyetli olarak yapmış olduğu bu davranış sonucu vadenin gelmesi beklenmeden söz konusu kararın verilmesi isteminde bulunulabilir. Ancak borçlunun malında yangın, deprem veya sel gibi borçlunun iradesi dışında meydana gelen değişiklikler ihtiyati haciz sebepleri olarak gösterilerek söz konusu kararın alınması mümkün değildir.
Vadesi gelmeden istisnai hallerin gerçekleşmesi sonucu mahkemece karar verilmesi ile birlikte alacaklının alacağı muaccel hale gelir ve o andan sonra İcra ve İflas Kanunu 264. maddesinde belirtilen sürelere uyulması gerekir. Aksi takdirde ilgili sürelerin geçmesiyle kararın etkisi kendiliğinden kalkar ve borç tekrar müeccel yani vadesi gelmemiş haline döner.
İhtiyati Tedbirle Farkları Nelerdir?
İhtiyati haciz, ihtiyati tedbirin özel bir türü olarak görülmektedir. Amaç bakımında ihtiyati tedbirden ayrılmaktadır. İhtiyati haciz kurumunun kullanılma amacı teminattır. Oysa ihtiyati tedbirin amacı teminat olabileceği gibi herhangi bir eda davranışı veya koruma amacı da olabilir. Yine ihtiyati haciz kurumunda konu sadece para alacaklarıdır. Ancak ihtiyati tedbir hukuki korumaya konu olabilecek her türlü talep için verilebilir. İhtiyati tedbir genel bir düzenleme statüsündedir. Diğer bir önemli fark ihtiyati haciz sebeplerinin kanun ile sınırlanmış olmasına rağmen ihtiyati tedbirin sebep açısından kanunda bir sınırlaması mevcut değildir.
İhtiyati Haciz Talebi Nasıl Yapılır?
Eğer alacak davası açıldıktan sonra talepte bulunulacaksa ihtiyati haciz talebi alacak davasına bakan mahkemeye yapılır. Alacak Davası ile ilgili detaylı bilgiye bu konudaki makalemizden ulaşabilirsiniz. İhtiyati haciz icra takibine başlanılmadan önce de talep edilebilir. Ödeme emrine itiraz edilmesi halinde itirazın iptali davası ve menfi tespit davası aşamasında da talep edilebilir.
Hangi Mahkemeden İstenir?
Alacak davası açılmadan önce talepte bulunulacaksa HMK’ya ilişkin hükümlere gidilmesi gerekir. Bu durumda alacağın miktarına bakılmaksızın söz konusu karar bakımından Asliye Hukuk veya Asliye Ticaret Mahkemeleri görevlidir. Arabuluculuk yoluna başvurulmasına gerek yoktur. Ancak alacak kira ilişkisinden kaynaklanıyorsa Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Özel bir durum olarak eğer alacaklının alacağı özel mahkemelerin görev alanına giren bir alacak ise karar o mahkemeden alınmalıdır.
İhtiyati Haciz Teminat Miktarı Ne Kadardır?
Teminat, alacaklının çoğunlukla borçlu dahi dinlenmeden verilen ihtiyati haciz kararının talep edebilmesi için istenmektedir. Alacaklı istenen ihtiyati haciz teminat bedelini mahkeme veznesine yatırmadığı müddetçe kararı alması mümkün değildir. Uygulama da istenen teminat miktarı genellikle alacak miktarının yüzde on beşi kadardır.
İhtiyati haciz teminatı, karar icraya konulmuş ise belirli şartların varlığı halinde geri alınabilir.
İcra takibi borçlu açısından kesinleşmiş ise ilgili icra müdürlüğüne gidilerek takibin kesinleştiğine ilişkin derkenar alınmalıdır. Bu durumda ihtiyati haciz kesinleşmiş olur. Derkenar icra müdürlüğünde onaylatıldıktan sonra ihtiyati haciz teminat iadesi dilekçeniz ve derkenar ile mahkeme kalemine başvurulmalıdır.
İhtiyati Haciz Kararının Uygulanması Nasıl Yapılır?
Alacaklının, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının uygulanmasını yetkili icra dairesinden istemesi gerekir. İcra dairesince karar kapsamında borçluya ait taşınır, taşınmaz malları ve varsa alacakları haczedilebilir. Ancak alacaklı mahkeme tarafından on günlük ihtiyati haciz süresi içerisinde yetkili icra müdürlüğüne başvurmalıdır. Aksi takdirde ihtiyati haciz kararı kendiliğinden son bulur ve uygulanması mümkün olmaz. İcra dairesi tarafından on günlük süre göz önüne alınmadan uygulamaya konulan kararlara karşı borçlu kişi tarafından şikayet yoluna başvurmalıdır. Çünkü söz konusu sürenin takibatının icra müdürlüğünde görevli memurlarca resen göz önüne alınması kanundan doğan bir sorumluluk halidir. Borçlu kişi tarafından yapılacak olan bu yöndeki bir şikayet için herhangi bir süre sınırı da söz konusu değildir.
Kararın uygulanması bakımından yetkili icra dairesi, kararı vermiş olan mahkemenin yargı çevresinde bulunan icra dairesidir. İcra dairesinin bu konudaki yetkisi kesin yetki hallerinden olduğu için icra dairesince resen gözetilmesi gerekir. Bir diğer önemli husus icra memurunun kararda gösterilen borçlu mal varlıkları ile bağlı olmasıdır. Yani kararda borçlunun üçüncü kişilerde bulunan alacaklarına haciz uygulanacağından bahsetmiyorsa icra memuru kendiliğinden bu alacakları dahil edemez.
Alacak yabancı bir para borcu dahi olsa alacaklı tarafından Türk parası cinsinden talepte bulunulması gerekir. Kararın uygulanması için gerekli olan masraflar alacaklı tarafından peşin olarak ödenmelidir.
Eğer borçlu kararın uygulanmasından önce söz konusu borcu ve masrafları öderse karar uygulanma kabiliyetini kaybedecektir. Ancak borçlu tarafından dikkat edilmesi gereken husus eğer alacak açısından bir faizi veya masrafı ödenmezse alacaklı bu kalemler bakımından kararın uygulanmasını sağlayabilir.
Karara İtiraz
İhtiyati haciz kararının verilebilmesi için alacaklı tarafından mahkemede kararın gerekliliğine ilişkin yaklaşık bir kanaat oluşturulması yeterlidir. Alacaklının söz konusu gerekliliği kesin olarak ispat etmesi aranmamıştır. Mahkeme tarafından karar verilirken borçlunun dinlenilmesi tamamen takdir alanında kalan bir konudur. Yani mahkemede borçlu dinlenilmeden de kararın çıkması mümkündür. Üstelik söz konusu kararın temyiz edilebilme olanağı dahi bulunmadığından borçlu kişi bakımından güç bir durum ortaya çıkmaktadır. Söz konusu düzenlemeleri ve borçlunun durumunu göz önüne alan kanun koyucu borçluya bir itiraz hakkı tanıma gerekliliği duymuştur.
Söz konusu itiraz yoluna borçlunun başvurabilmesi için öncelikle kararın yokluğunda verilmiş olması gerekir. Borçlu bu şartı sağladığı takdirde karara karşı üç konu üzerinden itiraz edebilir. İlk olarak kararın dayandığı sebeplere itiraz etmesi mümkündür. Yine mahkemenin yetkisine ve teminata itiraz etmesi de mümkündür. Borçlu sayılan bu üç sebepten birine dayanarak karara itiraz edebilir.
Yetkiye itiraz, ihtiyati haciz kararına ilişkin itiraz dilekçesinin yetkisiz olduğu öne sürülen mahkemeye yetkili mahkemede gösterilerek yedi gün içerisinde yapılmalıdır.
Teminata itiraz, alacaklının hiç veya yeterli teminat göstermemesi sebebiyle yapılır. Bu durumda mahkeme borçluyu haklı bulursa ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına hükmedebileceği gibi teminat miktarını değiştirerek kararın sürmesine de karar verebilir.
Son olarak sebeplere itirazda borçlu borcun rehinle teminat altına alındığını, borcun muaccel olmadığını, istisnai durumlarda müeccel borçlar için verilen ihtiyati haciz kararının söz konusu istisnai durumların var olmadığı gerekçesiyle geçersiz olduğunu veya aynı borç için ikinci defa ihtiyati haciz kararı verildiğini ileri sürerek itiraz edebilir. Mahkemece talep kabul edilirse icra müdürlüğünden ihtiyati haczi kaldırması talep edilebilir.
İhtiyati Hacizli Mal Satılabilir Mi?
İcrai hacizlerde olduğu gibi ihtiyati hacizde de haciz satışa engel değildir. Ancak satışla birlikte haciz düşmez. Gayrimenkulün yeni alıcısı haczi kabul ederek almış olur ve borcun ödenmemesi halinde gayrimenkul icra yoluyla satışa çıkarılabilir.
Haksız Olarak Uygulanması Halinde Tazminat İsteminin Şartları Nelerdir?
Alacaklının kararı haksız olarak aldığı anlaşıldığı takdirde borçlu veya üçüncü kişi haksız ihtiyati haciz dolayısıyla uğramış oldukları zararın karşılanmasını tazminat davasıyla isteyebilirler.
Bu sebebe dayanarak tazminat davası açılabilmesi için belirli bazı şartların sağlanmış olması gerekir. İlk olarak söz konusu kararın uygulanmış olması gereklidir. Yani borçlu veya üçüncü kişinin mallarına kararın uygulanmış olması aranmaktadır. İkinci olarak söz konusu kararının haksız olması gerekir. Basit bir örnek olarak iddia edilen alacak yoksa veya alacak teminat altına alınmış olmasına rağmen karar uygulanmış ise haksızlık şartı sağlanmış olur. Üçüncü olarak ortaya bir zararın çıkmış olması gerekir. Burada anlaşılması gereken daha çok maddi zararlardır. Ancak BK 49. maddenin şartları sağlanıyorsa Yargıtay tarafından manevi tazminat isteminde bulunulabileceği de kabul edilmektedir. Son olarak da uygun nedensellik bağı aranmaktadır. Yani zarar, haksız olarak uygulandığı iddia edilen karar nedeni ile oluşmalıdır.
Tazminat davası genel mahkemelerde görülür ve görevli mahkeme genel hükümlere göre belirlenir. Kararı veren mahkemede de tazminat davasının açılması mümkündür.
Zamanaşımı ihtiyati haczin kaldırıldığı veya hükümsüz kaldığı tarihten itibaren işlemeye başlar ve iki yıldır.
İlgili Yargıtay Kararları
Karar 1 (Yargıtay 23. Hukuk D. 209/2282 E. 2019/3683 K.):
“İİK’nın 268/1. maddesi uyarınca ihtiyaten haczedilen mallar kesin hacze dönüşmeden, başka bir alacaklı tarafından haczedilirse ihtiyati haczi sahibinin İİK’nın 100. maddesi şartlarında resen ve muvakkaten iştirak edeceği, yine İİK’nın 138. maddesi uyarınca muvakkat hacizler için ayrılmış hisseler vaziyet anlaşılıncaya kadar sağlam bir bankaya, banka bulunmayan yerlerde mahkeme veya icra sandıklarına yatırılır şeklinde düzenleme getirildiği, bu durumda davalı tarafın dosyasındaki ihtiyati haciz alacağının İİK’nın 268. maddesi yollaması ile İİK’nın 100. maddesi uyarınca kendiliğinden hacze iştirak edeceği, ihtiyati haciz takipleri bakımından İİK’nın 138/4. maddesi uyarınca hisse ayrılması gerektiği gerekçesiyle şikayetin reddine dair verilen karar şikayetçi vekilinin istinaf talebi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararı ile başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı şikayetçi vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre şikayetçi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle şikayetçi vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA…”
Karar 2 (Yargıtay 11. Hukuk D. 2018/3486 E. 2019/5280 K.):
“ davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesince davacı talebi ihtiyati haciz olarak nitelendirilerek, davanın tespit davası olduğu, dava konusu yapılmayan alacak hakkında ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği gerekçesiyle davacının tedbire yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilince, Bölge Adliye Mahkemesi’nin tedbire yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik hüküm kısmı temyiz edilmiş olup, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-f bendi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın temyizi kabil bulunmadığından, davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, 11/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”