Haksız fiil; hukuka aykırı olarak, bir kişinin mevcudiyetine veya malvarlığına zarar getiren eylemlerdir. Türk Borçlar Kanunu ikinci ayrım kısmında 49 – 76 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Haksız fiilin gündeme gelebilmesi için 4 unsurun varlığı aranmaktadır. Bunlar; hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve illiyet bağıdır. Haksız fiil, borç doğuran bir ilişki türüdür. Eylemi gerçekleştiren kişi, zarar görene karşı, kusur sorumluluğu oranında maddi ve/veya manevi tazminat ödemek durumunda kalabilecektir. Haksız fiilin en önemli yansıması da burada ortaya çıkmaktadır. Makalemizde haksız fiil konusu ve bundan kaynaklı maddi ve manevi tazminat konusuna yer vereceğiz. Konu hakkındaki sorularınızı sayfanın en altındaki forum aracılığıyla bizlere iletebilirsiniz.
Haksız fiilin; hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve illiyet bağı olmak üzere 4 unsura sahip olduğunu belirtmiştik. Bu 4 unsurun varlığı tamam olmadan, haksız fiil meydana gelmiştir diyemeyiz. Özet geçmek gerekirse; öncelikle eylemin hukuka aykırı şekilde gerçekleşmiş olması gerekir. Eylem sonucunda bir zarar meydana gelmelidir. Bununla birlikte; oluşan zararda, eylemde bulunan kişinin kusuru bulunmalıdır. Son olarak; hukuka aykırı fiil ile zarara meydan veren sonuç arasında uygun bir sebep – sonuç ilişkisi, yani illiyet bağı bulunmalıdır. Tüm bu unsurların varlığı halinde haksız fiilden bahsedilebilecektir. Gelin şimdi haksız fiilin unsurlarını daha yakından inceleyelim:
Haksız fiil sorumluluğunun gündeme gelebilmesi için öncelikle fiilin hukuka aykırı olması gerekmektedir. Hukuka aykırı fiil, genel olarak hukuk düzeninde düzenlenmiş normlara karşı hareket etmeyi ifade eder. Hukuka aykırı fiil, icra edilebilir bir hareketle ortaya konulabilir. Bunun yanında hukuka aykırı fiilin, kaçınma şeklinde bir davranışla ortaya konulması da mümkündür. Bu duruma bir örnek vererek açıklık getirmek isteriz. Örneğin; hastaya belirli saatlerde ilaçlarını vermekle yükümlü bir hemşire bu sorumluluğunu yerine getirmezse, yani kaçınırsa ve hasta bu durumdan zarar görürse bunun hukuka aykırı bir fiil olduğundan bahsedebilir ve haksız fiili gündeme getirebiliriz.
Fakat bazı haller hukuka aykırı fiili ortadan kaldıracaktır. Dolayısıyla bu durumlarda haksız fiilden bahsetmek mümkün olmayacaktır. Bu halleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Haksız fiilin bir diğer unsuru, zarardır. Fiilin hukuka aykırı olması yeterli olmayıp, bu fiil neticesinde bir zarar meydana gelmiş olması gerekir. Aksi taktirde haksız fiilden bahsedebilmek mümkün olmayacaktır. Zarar, maddi veya manevi olarak belirebilecektir. Maddi zarar, bir kimsenin kendi iradesi dışında aktif malvarlığında azalma olarak meydana çıkabilir. Bunun yanında, kişinin pasif malvarlığında, yani borçlarındaki bir artışın meydana gelmesi de maddi zarar kapsamındadır. Manevi zarar ise; kişinin şahsiyetinde vuku bulan fiil neticesi sebebiyle oluşan elem, acı ve üzüntüdür. İşte haksız fiilden kaynaklı olarak mütecavize karşı açılabilecek, gerek maddi gerekse manevi tazminat davasının temelinde de bu unsur yatmaktadır.
Zararın varlığını ve zararın miktarını ispat yükü mağdurda yani davacı taraftadır. Tabi zarar miktarını tespit her zaman mümkün değildir. Özellikle kazanç mahrumiyeti gibi durumlarda bu miktarın tespiti oldukça zordur. İşte bu tarz hallerde hakim, TBK m. 50/2’ye dayanarak, zarar miktarını kendi takdir yetkisine göre belirleyecektir. Bunun dışında zarar unsuru kapsamında haksız fiile ilişkin 3 ayrı konuya değinmek istiyoruz. Bunları da şu şekilde sıralayabiliriz:
Haksız fiil söz konusu olduğunda genel kural olarak, ortada kusur bulunması gerektiğinden bahsetmiştik. Haksız fiilde kusursuz sorumluluk halleri ise istisnai kapsamdadır ve bir başka yazının konusudur. Kusur, haksız fiil sorumluluğunun şartlarından birisidir. Kusur, iki görünüş halinde karşımıza çıkmaktadır. İlk olarak, hukuka aykırı sonucu istemek ve buna yönelik davranışta bulunmaktır. İkinci olarak ise; hukuka aykırı sonucu istemiş olmamakla birlikte hukuka aykırı davranıştan kaçınmak için de iradesini yeteri derecede kullanmamaktır. Kusur, kast ve ihmal olmak üzere 2 çeşittir. İhmal de kendi içerisinde ağır ihmal ve hafif ihmal olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bunları yakından incelemek gerekirse:
Haksız fiilin son unsuru; fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağının kurulabilmesidir. Hayatın olağan akışı içerisinde; failin hukuka aykırı fiili neticesinde, söz konusu zarara ilişkin sonucun ortaya çıktığı kabul edilebilirse bu durumda uygun illiyet bağının var olduğu kabul edilir. Burada asıl önemli olan; failin fiili neticesinde ortaya çıkabilecek sonucu öngörebilmesi değil, objektif olarak değerlendirilmeye alındığında, failin söz konusu zararı meydana getirebileceğinin hayatın olağan akışına göre kabul edilebilir olmasıdır.
Uygun illiyet bağının var olduğunun ispatı ve buna ilişkin durumların ortaya konulması sorumluluğu; tazminat isteminde bulunan kişide, yani davacı taraftadır. Somut olayda uygun illiyet bağının mevcut olup olmadığının tespiti ise hakimin takdir yetkisindedir.
Haksız fiil sebebiyle mağdur olan kişi, bu duruma ilişkin açacağı bir dava ile maddi ve/veya manevi tazminat talebinde bulunabilir. Dava açılma aşaması konusunda, dava nasıl açılır, isimli makalemizi inceleyebilirsiniz. Dava konusu hakların kullanımında zamanaşımı süreleri ve hak düşürücü süreler gündeme gelebilmektedir. Haksız fiile dayalı olarak açılacak tazminat davalarına ilişkin de bir zamanaşımı süresi, kanun koyucu tarafından düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme, Türk Borçlar Kanununun 72. maddesinde kendine yer bulmuştur.
Kanunda yapılan düzenlemeye göre; haksız fiile dayalı olarak tazminat davası açma hakkı, 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Bu süre, mağdurun zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Bu davayı açma hakkı, her halde, söz konusu haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 sene içerisinde zamanaşımına uğrar. Haksız fiil, aynı zamanda Türk Ceza Hukuku mevzuatı kapsamında bir suç olarak değerlendiriliyor olabilir. Haksız fiilin kapsamına girdiği suç için ceza kanunlarında daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmüşse, daha uzun olan süre zamanaşımı bakımından esas alınır. Zamanaşımına uğranılması halinde, haksız fiile dayalı olarak maddi veya manevi tazminat davası ikame etmek mümkün olmayacaktır.
Haksız fiile ilişkin örnekler saymakla bitmez. Bu konuda örnek verilmesinden ziyade asıl önemli olan husus; somut olayların, haksız fiile ilişkin unsurları taşıyıp taşımadığının tespit edilebilmesidir. Bunların tespiti ise her somut olaya ilişkin olarak kendi içerisinde değerlendirmeye alınacaktır. Unsurların değişkenliğine bağlı olarak aynı fiil; bazen haksız fiil kapsamında değerlendirilebilecek, bazense değerlendirilemeyecektir. Örneğin bir ameliyatta doktor hatası mevcutsa; tüm unsurlar ele alınarak bir değerlendirme yapılacak ve bunun neticesinde durumun haksız fiil teşkil edip etmediği ortaya konulabilecektir.
Örneğin iş kazası neticesinde işverenden tazminat talebinde bulunulması da esasen haksız fiile dayandırılmaktadır. Tabi böyle bir durum içerisindeyseniz alanında uzman bir iş kazası avukatı veya iş hukuku avukatından destek almanız gerekmektedir. Başka bir örnek olarak; evliliğin iptali halinde, kusurlu eşten tazminat istenmesi de haksız fiil kapsamındadır. Böyle bir durumda da alanında uzman bir boşanma avukatı desteği almanızı öneririz. Ayrıca; Haksız rekabet sebebiyle bir tacirin zarara uğratılmış olması durumu da haksız fiil kapsamına girmektedir.
Trafik kazası tazminat davası da yine haksız fiile dayalı olarak ikame edilen bir dava türüdür. Dolandırıcılık suçu, yağma suçu, cinsel saldırı suçu, cinsel istismar suçu, hakaret suçu, mala zarar verme suçu, kasten yaralama gibi bir çok suç tipinin temelinde de haksız fiil unsuru yatmaktadır. Dolayısıyla bu suçlara ilişkin bulunulan maddi ve manevi tazminat taleplerinin temelinde de haksız fiil olgusu bulunmaktadır. Gördüğünüz üzere haksız fiil örnekleri saymakla bitmemektedir. Bu konuda daha binlerce, yüz binlerce örnek verilebilir.
Evet, şimdi gelelim haksız fiilin en önemli yansıması olan tazminat meselesine. Açılacak tazminat davasında mahkemece takdir edilecek tazminat miktarında üst sınır, oluşan zarar kadar olacaktır. Mahkemece belirlenecek olan tazminat miktarının zarar miktarını geçmesi mümkün değildir. Fakat tazminatın, duruma göre zararın altında bir miktar olarak belirlenmesi mümkündür. Zaten tazminat davasının asıl amacı da mağdurun zararını gidermektir. Böyle bir yaklaşım hakkaniyete uygun olacaktır.
Tazminatın nasıl belirlenmesi gerektiği hususu, Türk Borçlar Kanununda ortaya konmuştur. Buna göre; tanzim miktarı ve tanzim şekli, hakim tarafından somut olaya uygun şekilde takdiri olarak belirlenecektir. Tazminat miktarı belirlenirken; bir yandan failin kusur derecesi, bir yandan da somut olayın kendi içerisindeki özellikleri dikkate alınacaktır. Failin kusurunun az olması ve olayın özellikleri, tazminat miktarında indirime gidilmesine neden olabilecek hallerdir. Bu etkenlere, tazminatın tenkisi sebepleri denir. Yani bir diğer deyişle, indirim sebepleri.
Tazminatın tenkisi sebepleri iki ana gruba ayrılmaktadır. Bunlar; failin kusur derecesinin etkisi ve TBK m. 52’de belirtilen indirim sebepleridir. Failin kusur derecesinden kasıt, haksız fiilin bir unsuru olan kusur başlığı adı altında bahsettiğimiz kast veya ihmal hallerinden biri ile hareket edilmesidir. Kasten hareket etmiş birisi ile ihmali bir davranışta bulunmuş kişinin çarptırılacağı tazminat miktarı, genel hukuk kuralları ve hakkaniyete de uygun olarak, aynı miktarda olmayacaktır. Örneğin failin kasten değil de hafif ihmal ile fiili gerçekleştirmiş olması durumunda, bu bir indirim sebebi olacaktır. Diğer indirim sebeplerinden maddeler halinde bahsetmek gerekirse, bunlar şöyledir:
Haksız fiilden kaynaklı açılan davalarda yetkili mahkemenin neresi olacağı hususu, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 16. maddesinde belirtilmiştir. Bu düzenlemeye göre, davacı tarafa yetki konusunda seçimlik hak tanınmıştır. Davacı, kanun maddesinde gösterilen yer mahkemelerinin herhangi birisinde davayı ikame edebilecektir. Davanın açılabileceği yer mahkemelerinden birisi zarar görenin yerleşim yeri mahkemesidir. Diğer yetkili yer mahkemesi, haksız fiilin işlendiği yer mahkemesidir. Bir diğer yetkili yer mahkemesi ise; zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer mahkemesidir. Bunun dışında HMK m. 5’e göre genel yetkili yer mahkemesi de davalı tarafın yerleşim yeri mahkemesidir. Davacı, davasını bu yer mahkemelerinden herhangi birinde açabilecektir.
Bunun dışında yetki konusu, mahkeme tarafından resen gözetilecek bir husus değildir. Dolayısıyla davanın yetkisiz yer mahkemesinde açılması da mümkündür. Davalı tarafça, ön inceleme aşamasında bu duruma dair yetkisizlik itirazında bulunulmadığı sürece mahkeme o davayı görmeye devam edecektir. Davalı taraftan böyle bir itirazda bulunulması halinde, mahkeme tarafından yetkisizlik kararı verilecek ve dosya talep üzerine yetkili mahkemeye gönderilecektir.
Haksız fiilden kaynaklı açılacak tazminat davaları kural olarak hukuk mahkemelerinde görülür. Dava konusu ve değerine bakılmaksızın, şahıs ve malvarlığına ilişkin davalar, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece, Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülürler. Yani haksız fiile ilişkin genel olarak görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir diyebiliriz. Fakat kanun maddesinde anılan aksine düzenlemelerin sayısı oldukça fazladır. Haksız fiil de kapsamı geniş bir konu olduğu için, somut olaydaki uyuşmazlığa bağlı olarak, davanın İş Mahkemesi, Tüketici Mahkemesi, Asliye Ticaret mahkemesi ve daha birçok farklı özel görevli mahkemede görülmesi gerekliliği hasıl olabilir.
Hulasa varacağımız noktada şunu söyleyebiliriz ki; haksız fiilde sadece şu mahkeme görevlidir diyebileceğimiz bir noktada değiliz. Uyuşmazlığın içeriğine, hal ve şartlarına bağlı olarak davayı ikame etmeniz gereken görevli mahkeme değişiklik gösterecektir. Bunun dışında görev meselesi, mahkeme tarafından resen gözetilecek bir konudur. Dolayısıyla davanın görevli olmayan bir mahkemede ikame edilmesi halinde, mahkeme tarafların talebine bakmaksızın kendiliğinden görevsizlik kararı verecektir. Tarafların talebi halindeyse dosya görevli mahkemeye gönderilecektir. Fakat bu durum sizin için para ve vakit kaybına sebebiyet verecektir. Dolayısıyla dava sürecini uzman bir avukat ile yürütmeniz her açıdan sizin lehinize olacaktır.
Haksız fiil konusunda belli başlıklar altında elimizden geldiğince sizlere açıklamalarda bulunmaya çalıştık. Konuya dair tüm soru ve görüşlerinizi aşağıdaki formu doldurarak bizlere iletebilirsiniz.
Uzman çavuş sözleşme feshi, uzman çavuşların kendi isteği ile veya idare tarafından sözleşmenin sona…
İnanç sözleşmesi yasalarımızda açık bir şekilde düzenlenmemiştir. Ancak uygulamada ve öğretide "sözleşme özgürlüğü" ilkesi…
Bağışlamanın geri alınması, bağış yapan kişilerin sonradan yaptıkları işlemden pişman olmaları neticesinde başvurmak istedikleri…
İpotek kaldırma işleminin doğru bir şekilde gerçekleştirilmesi, hak kayıplarını önlemek açısından son derece önemlidir. Bu…
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, Türk Ceza Hukuku'nda büyük bir öneme sahiptir. Bu uygulama,…
Sigorta, yaşanma ihtimali olan tehlikeler ve riskler sonrası oluşacak maddi kayıplara karşı güvence altına alınmak…
Avukat Caner Besler tarafından kurulan Besler Hukuk Bürosu; iş hukuku ve iş kazası avukatlığı başta olmak üzere, gayrimenkul avukatı, miras avukatı, boşanma avukatı olarak geniş bir hukuki yelpazede hizmet sunmaktadır.
Besler Hukuk Bürosu İstanbul’da faaliyetlerine başlamış, ilerleyen süreçte Türkiye’nin birçok farklı şehrinde müvekkillerine hizmetler sunmuştur. Merkezi İstanbul İli Kartal İlçesi’nde bulunan Besler Hukuk Bürosu, ülkemizin tamamında avukatlık faaliyetlerini sürdürmektedir.
Kıdem ve ihbar tazminatı, maaş alacakları, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, AGİ alacağı, eşit davranmama tazminatı, kötü niyet tazminatı, sendikal tazminat, mobbing nedeniyle manevi tazminat ve her türlü işçilik alacakları iş mahkemesi avukatlarımızca tahsil edilmektedir.
İşçi avukatlığı kapsamında sitemizde kıdem ve ihbartazminat hesaplamayapılabilmektedir. En güncel verilerle kıdem tazminatı tavanını aşmayacak şekilde alacağınızın hesaplanmasına yardımcı olunmaktadır. Brüt ücret tutarınızı girmenizle birlikte hak etmiş olduğunuz kıdem ve ihbar tazminatınız hesaplanmaktadır.
İş kazasıgeçirmiş olan müvekkillerimiz ve yakınlarına iş kazası avukatı olarak her türlü desteği sağlamaktayız. İş kazasının işveren tarafından SGK’ya bildirilmediği durumlarda, gerekli başvuruları yapmaktayız. Maluliyet oranının belirlenmesi ve iş göremezlik maaşının bağlanması için gerekli işlemleri takip etmekteyiz.
SGK tarafından kazanın iş kazası olarak kabul edilmediği hallerde, iş kazası tespit davası açmaktayız. İş kazası tazminatı davalarında müvekkillerimizi temsil etmekte, gerekli maddi ve manevi tazminat hesaplamalarını yaptırarak, tazminat almalarına yardımcı olmaktayız.
Gayrimenkul avukatlığı hizmetlerimiz kapsamındatapu iptal ve tescil davası, kamulaştırmasız el atma davası, arsa payı düzeltim davası, muhdesatın aidiyeti davası, ortaklığın giderilmesi davası ve taşınmaz mülkiyetine ilişkin tüm davalar tarafımızca takip edilmektedir.
Kat karşılığı inşaat sözleşmesi, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi vb. sözleşmeler tarafımızca hazırlanmakta, kentsel dönüşüm için gerekli işlemler yapılmakta ve tüm süreç boyunca hukuki danışmanlık hizmetleri verilmektedir.
Mirastan mal kaçırmadurumlarının varlığı halinde, miras avukatı olarak tapu iptal ve tescil davası açmaktayız. Saklı payın ihlal edilmesi, mirasçılıktan çıkarma ve tenkis davaları gibi miras hukukuna ilişkin davalar da tarafımızca takip edilmektedir.
Vasiyetname, mirastan feragat sözleşmesi, ölünceye kadar bakma sözleşmesi vb. ölüme bağlı tasarruflara ilişkin hukuki metinler tarafımızca düzenlenmekte, bahsi geçen işlemlere ilişkin hukuki sorularınız cevaplandırılmaktadır.
Boşanma avukatı olarak anlaşmalı boşanma davası ve çekişmeli boşanma davası tarafımızca takip edilmektedir. Katılma alacağı davası, nafakanın artırılması davası, velayetin değiştirilmesi davası gibi boşanmaya bağlı diğer davalarda da müvekkillerimizi temsil etmekteyiz.
Anlaşmalı boşanma protokolü, dava dilekçeleri ve gerekli her türlü evrak boşanma avukatlarımız tarafından hazırlanmaktadır. Müvekkillerimizin karşı tarafın hileli ve kötü niyetli işlemleri ile zarar görmemesi için gerekli yönlendirmeler yapılmaktadır.
Avukata sorsayfamız ileistinaf nedirvb. her türlü hukuki sorularınız avukatlarımız tarafından cevaplanmaktadır. Mesai saatleri içerisinde online avukatlarımız, avukata sormak istediğiniz her türlü sorunuzu yanıtlandıracaktır. Avukata soru sormak için avukata sor sayfamızın en altındaki formu doldurmanız yeterlidir. Sorunuzun cevabını yine avukata sor sayfasından görebilir, farklı bir sorunuz varsa avukatlarımıza iletebilirsiniz.
Sitemizi en iyi şekilde kullanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Sitemize giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılmaktasınız.