Cinsel istismar suçu Türk Ceza Kanunu’nun cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Cinsel istismar suçunun korumayı hedeflediği kesim kendini korumaktan aciz durumda olan çocuklardır.
Cinsel istismar Suçunun Mağduru ve Faili
Cinsel istismar suçunun mağduru olan çocuk kavramı kanunda 18 yaşını doldurmamış kimse olarak tanımlanmıştır. Suçun mağduru çocuk bakımından yasa yaşa göre bir ayrım öngörmüştür. Buna göre:
- Cinsel istismar suçunun 15 yaşını tamamlamamış çocuğa karşı işlenmiş olması
- Cinsel istismar suçunun 15 yaşını tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki sonuç ve anlamlarını algılama yeteneği olmayan çocuğa karşı işlenmesi
- 15 ve 18 yaş aralığında bulunan çocuklara karşı iradeyi etkileyen bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilmesi
Yukarıda maddeler halinde yapılan ayrıma dayanarak yasanın fiilin hukuki sonuç ve anlamını algılamaktan yoksun bulananlara karşı işlenen cinsel istismar suçunu cezalandırmaya daha fazla önem verdiğini söyleyebiliriz.
Cinsel istismar suçunun faili bakımından ise yasa herhangi bir özellik aramamıştır. Herkes tarafından işlenebilen bir suçtur. Fail mağdurla farklı cinsiyete olabileceği gibi aynı cinsiyette de olması mümkündür. Fail bakımından özellik arz eden tek durum fail konumunda olan kişinin de çocuk olmasıdır. Eğer fiil sarkıntılık düzeyinde kalmış ve bu suçun faili de çocuk ise soruşturulması ve kovuşturulması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikayetine bağlı kılınarak fail konumunda dahi olsa çocuk statüsünde bulunan kişiler korunmaya çalışılmıştır.
Temel Şekli ve Cezası
Cinsel istismar suçunun temel şeklinin meydana gelmesi için failin mağdur konumunda bulunan çocuk üstünde cinsel arzularını veya bu mahiyetteki diğer eylemlerini gerçekleştirmeye çalışması ancak bu eylemlerin cinsel ilişki düzeyine varmaması yeterlidir. Suçun oluşumu bakımından failin cinsel olarak tatmin olması aranmamıştır. Cinsel istismar fiili aynı zamanda kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçuna da sebep olabilir. Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma ile ilgili detaylı bilgiye bu konudaki makalemizden ulaşabilirsiniz.
Cinsel istismar suçunun temel şekli için yasada öngörülen ceza sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezasıdır. Ancak mağdur on iki yaşını tamamlamamış bir kimseyse verilecek ceza on yıldan az olamaz.
Cinsel istismar suçunun bir diğer işleniş biçimini suçun temel şeklinden daha az cezayı gerektiren sarkıntılık fiili oluşturur. Sarkıntılık ve istismar arasındaki en büyük farklılık sarkıntılık fiilinin süreklilik arz etmemesi ve yüzeysel olmasıdır. Sarkıntılık düzeyinde kalan cinsel istismar suçu bakımından da mağdur çocuğa karşı bedensel bir temasın olması aranmaktadır. Ancak bu temas cinsel istismar suçunun temel şeklinin oluşumu için yeterli olmayacak bir derecede olmalıdır.
Cinsel istismar suçunun sarkıntılık düzeyinde kalması durumunda verilecek ceza üç yıldan sekiz yıla kadardır. Ancak mağdur on iki yaşını tamamlamamış bir kimseyse verilecek ceza beş yıldan az olamaz.
Cinsel İstismar Suçunda Rıza
Failin, fiilin mağdurun rızası dahilinde işlendiğini iddia etmesi durumunda mağdur konumunda bulunan çocuğun yaşına göre bir ayrım yapmak gerekir. Kanun koyucu cinsel istismar suçunda rızaya sınırlı bir alan tanımıştır. Buna göre mağdur konumunda olan çocuk sıfır- on beş yaş aralığında veya on beş – on sekiz yaş aralığında olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayacak bir yapıda ise rızanın varlığına değer verilmemiştir.
Kanun koyucu rızanın önem kazanmasına üç şartın gerçekleşmesi halinde izin vermiştir. Bunlar:
- Mağdurun on beş – on sekiz yaş aralığında bulunması,
- Mağdurun fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını anlayabilecek kapasitede olması ve
- Mağdurun iradesini etkileyen herhangi bir halin bulunmamadır.
Yukarıdaki şartların varlığı halinde fiil cinsel istismar suçu niteliğini kaybedecektir. Bu durumda fiilin Türk Ceza Kanunu’nun 104. maddesinde düzenlenen “reşit olmayanla cinsel ilişki” suçunu oluşturacağı söylenebilir. Bu suçun araştırılması şikâyete bağlı olduğundan dolayı şikâyetin yokluğunda rıza hukuka uygunluk sebebi haline gelecek ve fiil suç niteliği taşımayacaktır.
Şikâyet, Zamanaşımı ve Görevli Mahkeme
Cinsel istismar suçu yapısı gereği şikâyete tabi bir suç değildir. Ancak suçun sarkıntılık düzeyinde kalması ve failin de çocuk olması durumunda şikâyetten söz edilebilir. Bu durumda mağdur, velisi veya vasisi suçun işlenmesinden itibaren 6 ay içerisinde suç duyurunda bulundukları takdirde soruşturma aşaması başlar. Bu hal dışında cinsel istismar suçu resen araştırılan suçlar kapsamındadır.
Dava zamanaşımı süresi on beş yıldır. Dava zamanaşımı, suç oluşturan bir fiil ile ilgili kanunda gösterilen süre zarfında dava açılmadığı veya dava açılmış olmakla birlikte sonuç aşamasına varamadığı takdirde davanın düşmesi sonucunu doğuran bir kurumdur.
Suçun sarkıntılık düzeyinde kalması durumunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleri olacaktır. Bu halin dışındaki tüm durumlar ağır ceza mahkemelerinin görev alanı içerisindedir.
İlgili Yargıtay Kararları
Karar 1:
“Sanığın, mağdure …’a yönelik cinsel bölgelerine kıyafetleri üzerinden dokunma eyleminin süreklilik arz eden, ani ve kesintili olmadığını gösterecek kanıtlar ile gerekçe kararda açıklanmadan, sarkıntılık suretiyle çocuğun basit cinsel istismarı yerine, çocuğun basit cinsel istismarı suçundan dolayı 5271 sayılı CMK’nın 230/1-b. maddesine uygun düşmeyen gerekçeyle kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine yazılı şekilde esastan reddine karar verilmesi suretiyle aynı Kanunun 289/1-g. maddesine muhalefet edilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafisi ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin 10.04.2018 gün ve 2018/1115 Esas, 2018/614 Karar sayılı vaki istinaf başvurusunun esastan reddine dair kurulan hükmünün 5271 sayılı CMK’nın 302/2-4. madde ve fıkrası gereğince BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmesine, 27.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.” Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2019/2269 E. 2019/10411 K.
Karar 2:
“Sanıklar …, …, … ile … haklarında çocuğun nitelikli cinsel istismar suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
Mağdurenin aşamalardaki anlatımları, savunma ile diğer sanık …’in ifadeleri ve tüm dosya içeriği nazara alındığında suç tarihinde mağdurenin yaşını doldurmasını bekleme kararı alan sanıklarla görüşen mağdurenin, sanık …’le evlenebilmek amacıyla baskı uygulayıp intihar etmekle tehdit etmesi üzerine sanıkların sosyal yaşam koşulları, toplumsal bakış açısı ve içinde yaşanılan çevrede geçerli geleneklerin getirdiği zorunlulukla Ömer’le gayri resmi birlikte yaşamasına onay vermek zorunda kaldıkları tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, mevcut haliyle sanıkların suç işleme kastıyla hareket etmedikleri hususu da göz önüne alınarak beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar …, …, … ile … müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.” Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2015/4252 E. 2019/10373 K.
Karar 3:
“Mağdurun aşamalardaki beyanları, savunma, 05.12.2008 tarihli Adli Tıp raporunda mağdurda akut veya kronik fiili livatanın tıbbi delillerine rastlanılmadığının belirtilmesi ve tüm dosya içeriğine göre suça sürüklenen çocukların, mağdura yönelik cinsel istismar eylemlerini organ sokmak suretiyle gerçekleştirdiklerine dair cezalandırılmalarına yeter, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp, mevcut haliyle eylemlerin basit cinsel istismar düzeyinde kaldığı gözetilerek, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunla cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda getirilen düzenlemeler de nazara alınıp belirlenecek lehe kanuna göre mahkumiyetlerine karar verilmesi yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kanuna aykırı, suça sürüklenen çocuklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.” Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2015/7134 E. 2019/10400 K.