Adi ortaklık diğer adıyla adi şirket, temelini Roma Hukukundan alan, tarihi ise çok daha eski dönemlere dayanan bir kurumdur. Adi ortaklığın kurulabilmesi için sahip olması gereken unsurları şu şekilde sıralayabiliriz:
Adi ortaklıkla ilgili sıkça sorulan soruların cevapları aşağıda belirtilmiştir. Konu ile ilgili başkaca sorularınızın olması halinde sayfanın en altından sorularınızı büromuza iletebilirsiniz.
İki veya daha çok kişinin emeklerini ya da araçlarını ortak bir amaç için birleştirmeyi ve bunları ortak amacı gerçekleştirmek için kullanmayı birbirlerine karşı taahhüt ettikleri ilişkiye adi ortaklık denir. İki veya daha çok kişinin gerçek kişi olması şart değildir. Tüzel kişiler de adi ortaklığa dahil olabilir.
Adi ortaklık sözleşmesi kural olarak herhangi bir şekle tabi değildir. Ortaklığın amacı ya da yaptığı işler şekil şartına tabi işler olsa bile ortaklığın kurulması şekil şartı olmadan gerçekleşir. Bu kuralın bazı istisnaları mevuttur. Bunlardan bazıları şu şekildedir:
Her ne kadar şekil şartı öngörülmemiş de olsa, hukuki bir uyuşmazlık ortaya çıktığında bir ortaklığın varlığı ispatlanamadığı takdirde hak kayıpları yaşanabilecektir. Adi ortaklık sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması, ortaklara ispat kolaylığı sağlayacağından daha yerinde olacaktır. Unutulmamalıdır ki bir uyuşmazlık söz konusu olduğunda ispat yükü, ortaklığın varlığını iddia eden kişinin üstünde olacaktır.
Şekil şartı öngörülmediğinden taraflar, yazılı bir sözleşme yapmak isterse sözleşmenin içeriğini istedikleri gibi belirleyebilirler. Uygulamada birçok örnek sözleşmeyle karşılaşmak mümkündür. Yazılı sözleşme içeriğinde aşağıdaki hususların yer alması taraflar için faydalı olacaktır:
Adi ortaklık sözleşmesinin kural olarak şekle tabi olmadığından zaten bahsetmiştik. Bu özelliğinin yanında bir sözleşmenin geçersizliğine neden olan durumlar ortaklık sözleşmesini aynı şekilde etkilememektedir. Öngörülmüşse şekil eksikliği, ortakların ehliyetsizliği, ortaklığın amacının kanuna ve ahlaka aykırı olması gibi sözleşme geçerlilik şartlarının olmadığı varsayımında, adi ortaklığın geçersiz olduğu ileri sürülene kadar, ortakların hem kendi aralarında hem de üçüncü kişilere karşı sorumlulukları devam eder. Bu tür durumlarda geçersizlik ileri sürülene kadar yapılan işlemler hukuken geçerliliklerini koruyacaktır. Yani geçersizlik, ileri sürüldüğü ya da hâkim tarafından resen dikkate alındığı andan itibaren ileriye dönük olarak hüküm doğurur.
Adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur. Bu kapsamda adi ortaklık tek başına bir hukuki ilişkiye taraf olamaz. Hukuki işlemin tarafı ortakların tümüdür. Bu nedenle hukuki bir işleme bütün ortaklar katılmalı ya da ortaklar temsil olunmalıdır. Dikkat edilirse temsil olunan adi ortaklık değil, ortaklardır. Aynı şekilde katılım payı olarak ortaklığa verilen malvarlığı da ortaklığa ait değildir. Tüm ortaklar ilgili malvarlığı üzerinde hak sahibidir. Yine ortaklığın tüzel kişiliği olmaması sebebiyle, dava ya da takip taleplerini tüm ortakların birlikte açması gerekmektedir.
Adi şirket kurulabilmesi için en az iki gerçek ya da tüzel kişinin ortaklığı gerekmektedir.
Ortaklığın bir tüzel kişiliği olmadığını belirtmiştik. Bu nedenle ortaklık işlemlerinden doğan borçlardan sorumluluk da ortaklığa değil, ortaklara aittir. Borçtan dolayı her bir ortak müteselsilen, birinci derecede ve tüm malvarlığıyla sorumludur. Ortaklardan birinin alacaklı olması halinde de diğer ortaklar açısından durum aynıdır. Ayrıca ortaklığı temsile yetkili olmayan bir ortak hem kendi hem de ortaklık hesabına hareket ederek bir borç altına girmişse, diğer ortaklar işleme onay vermedikleri takdirde, borçtan tek başına sorumlu olur.
Tüzel kişiliği olmaması nedeniyle ortaklık vergi mükellefi de olamaz. Her ortak ayrı ayrı vergi mükellefi olur ve vergi işlemleri her bir ortak için ayrıca yapılır. Aynı zamanda ortaklardan biri, temsile yetkili değilse ve vekaletnamesi de olmadığı halde vergi uzlaşmasına katılmışsa, bu uzlaşma sadece o ortağı bağlar. Diğer ortaklar herhangi bir yükümlülük altına girmez.
Ortaklığın unsurlarından biri olarak katılım payından bahsetmiştik. Ortaklığın kurulması için taahhüt edilen bu katılım payı, taahhüt eden ortağı diğer ortaklara karşı bir borç altına sokmaktadır. Ancak bu borç sadece iç ilişkide önemi olan bir borçtur, sorumluluk diğer ortaklara karşıdır. Bu nedenle katılım payını henüz ifa etmemiş bir ortak da üçüncü kişilere karşı sınırsız ve müteselsilen sorumlu olmaya devam eder. Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa her ortağın eşit katılım payı ile ortaklığa katıldığı varsayılır. Eşit kabul edilen şey katılım paylarının değeridir. Yoksa katılım paylarının aynı türden olması gerekmez. Para, alacak, mal, emek ve bunların dışında müşteri çevresi, itibar gibi iktisadi değeri olan her şey katılım payı olarak ortaklığa sunulabilir. Tüm ortaklar kural olarak katılım payları üzerinde elbirliğiyle maliktir. Bir diğer hak ve yükümlülük, ortaklık işinden kaynaklı kazancı veya zararı paylaşma borcudur. Bu kapsamda sadece finansal kazançlar ve kayıplar değil, somut ya da soyut tüm kazanç ve kayıplar aksine sözleşme yoksa ortaklar arasında eşit paylaştırılmalıdır. Bunların yanında her ortağın doğal olarak dürüstlük kurallarına uygun hareket ederek ortaklığa sadık olması ve ortaklık zararına hareket etmekten kaçınması gerekir.
Sözleşmede aksi bir düzenleme ortaklarca belirlenebileceği gibi, kural olarak ortaklıkla ilgili kararlar oybirliğiyle alınır. Ortaklar doğrudan konuyla ilgili oy verebileceği gibi alınan karara katılmak şeklinde de birliği sağlayabilir. Ortaklığın idaresi de olağan işler bakımından belirlenen idarecilere bırakılabilir. Ancak olağan dışı işler bakımından idareci olsun veya olmasın tüm ortakların oybirliği gerekir.
Ortaklık aşağıda sayılan hallerde kanun gereği kendiliğinden son bulur:
Ancak kendiliğinden fesih durumlarına rağmen ortaklar, tasfiye süreci tamamlanmadığı sürece her zaman ortaklığın devam etmesine karar verebilir. Bu sebeplerin yanında ortaklar her zaman ortaklığın feshine oybirliğiyle karar verebilir. Bunun yanında ortaklardan birine fesih yetkisi verildiyse ya da sözleşme süreli bir sözleşme değilse ortaklardan her biri, tek taraflı olarak fesih beyanında bulunabilir. Son olarak ortaklığa devam etmesi artık kişiden beklenemez duruma geldiyse yani ortağın ya da ortakların haklı sebebi mevcutsa her zaman mahkemeden ortaklığın feshi istenebilir.
Ortaklığın tasfiyesi ortaklık payının tasfiyesiyle karıştırılmamalıdır. Ortaklardan birinin ortaklıktan çıkması ya da çıkarılması tek başına ortaklığı sona erdirmez. Çıkan ya da çıkarılan ortağın payları kanun hükmü gereği kendiliğinden diğer ortaklara payları oranında geçer. Ortaklığın sona erme sebeplerinden biri neticesinde sona ermesi durumunda ise ortaklık zorunlu olarak tasfiye sürecine girer. Bu süreçte ortaklığa ait malvarlığı artık paraya çevrilir ve ortaklığın borçları ödenir. Sonrasında katılım payları ortaklara iade edilir. Son olarak bir meblağ kalmış ise kazanç ve zarara katlanma yükümlülüğü çerçevesinde ortaklara paylaştırılır.
Adi ortaklık ile ilgili merak ettiğiniz soruları sayfanın alt kısmında bulunan form aracılığıyla bizlere iletebilirsiniz.
Uzman çavuş sözleşme feshi, uzman çavuşların kendi isteği ile veya idare tarafından sözleşmenin sona…
İnanç sözleşmesi yasalarımızda açık bir şekilde düzenlenmemiştir. Ancak uygulamada ve öğretide "sözleşme özgürlüğü" ilkesi…
Bağışlamanın geri alınması, bağış yapan kişilerin sonradan yaptıkları işlemden pişman olmaları neticesinde başvurmak istedikleri…
İpotek kaldırma işleminin doğru bir şekilde gerçekleştirilmesi, hak kayıplarını önlemek açısından son derece önemlidir. Bu…
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, Türk Ceza Hukuku'nda büyük bir öneme sahiptir. Bu uygulama,…
Sigorta, yaşanma ihtimali olan tehlikeler ve riskler sonrası oluşacak maddi kayıplara karşı güvence altına alınmak…
Avukat Caner Besler tarafından kurulan Besler Hukuk Bürosu; iş hukuku ve iş kazası avukatlığı başta olmak üzere, gayrimenkul avukatı, miras avukatı, boşanma avukatı olarak geniş bir hukuki yelpazede hizmet sunmaktadır.
Besler Hukuk Bürosu İstanbul’da faaliyetlerine başlamış, ilerleyen süreçte Türkiye’nin birçok farklı şehrinde müvekkillerine hizmetler sunmuştur. Merkezi İstanbul İli Kartal İlçesi’nde bulunan Besler Hukuk Bürosu, ülkemizin tamamında avukatlık faaliyetlerini sürdürmektedir.
Kıdem ve ihbar tazminatı, maaş alacakları, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, AGİ alacağı, eşit davranmama tazminatı, kötü niyet tazminatı, sendikal tazminat, mobbing nedeniyle manevi tazminat ve her türlü işçilik alacakları iş mahkemesi avukatlarımızca tahsil edilmektedir.
İşçi avukatlığı kapsamında sitemizde kıdem ve ihbartazminat hesaplamayapılabilmektedir. En güncel verilerle kıdem tazminatı tavanını aşmayacak şekilde alacağınızın hesaplanmasına yardımcı olunmaktadır. Brüt ücret tutarınızı girmenizle birlikte hak etmiş olduğunuz kıdem ve ihbar tazminatınız hesaplanmaktadır.
İş kazasıgeçirmiş olan müvekkillerimiz ve yakınlarına iş kazası avukatı olarak her türlü desteği sağlamaktayız. İş kazasının işveren tarafından SGK’ya bildirilmediği durumlarda, gerekli başvuruları yapmaktayız. Maluliyet oranının belirlenmesi ve iş göremezlik maaşının bağlanması için gerekli işlemleri takip etmekteyiz.
SGK tarafından kazanın iş kazası olarak kabul edilmediği hallerde, iş kazası tespit davası açmaktayız. İş kazası tazminatı davalarında müvekkillerimizi temsil etmekte, gerekli maddi ve manevi tazminat hesaplamalarını yaptırarak, tazminat almalarına yardımcı olmaktayız.
Gayrimenkul avukatlığı hizmetlerimiz kapsamındatapu iptal ve tescil davası, kamulaştırmasız el atma davası, arsa payı düzeltim davası, muhdesatın aidiyeti davası, ortaklığın giderilmesi davası ve taşınmaz mülkiyetine ilişkin tüm davalar tarafımızca takip edilmektedir.
Kat karşılığı inşaat sözleşmesi, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi vb. sözleşmeler tarafımızca hazırlanmakta, kentsel dönüşüm için gerekli işlemler yapılmakta ve tüm süreç boyunca hukuki danışmanlık hizmetleri verilmektedir.
Mirastan mal kaçırmadurumlarının varlığı halinde, miras avukatı olarak tapu iptal ve tescil davası açmaktayız. Saklı payın ihlal edilmesi, mirasçılıktan çıkarma ve tenkis davaları gibi miras hukukuna ilişkin davalar da tarafımızca takip edilmektedir.
Vasiyetname, mirastan feragat sözleşmesi, ölünceye kadar bakma sözleşmesi vb. ölüme bağlı tasarruflara ilişkin hukuki metinler tarafımızca düzenlenmekte, bahsi geçen işlemlere ilişkin hukuki sorularınız cevaplandırılmaktadır.
Boşanma avukatı olarak anlaşmalı boşanma davası ve çekişmeli boşanma davası tarafımızca takip edilmektedir. Katılma alacağı davası, nafakanın artırılması davası, velayetin değiştirilmesi davası gibi boşanmaya bağlı diğer davalarda da müvekkillerimizi temsil etmekteyiz.
Anlaşmalı boşanma protokolü, dava dilekçeleri ve gerekli her türlü evrak boşanma avukatlarımız tarafından hazırlanmaktadır. Müvekkillerimizin karşı tarafın hileli ve kötü niyetli işlemleri ile zarar görmemesi için gerekli yönlendirmeler yapılmaktadır.
Avukata sorsayfamız ileistinaf nedirvb. her türlü hukuki sorularınız avukatlarımız tarafından cevaplanmaktadır. Mesai saatleri içerisinde online avukatlarımız, avukata sormak istediğiniz her türlü sorunuzu yanıtlandıracaktır. Avukata soru sormak için avukata sor sayfamızın en altındaki formu doldurmanız yeterlidir. Sorunuzun cevabını yine avukata sor sayfasından görebilir, farklı bir sorunuz varsa avukatlarımıza iletebilirsiniz.
Sitemizi en iyi şekilde kullanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Sitemize giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılmaktasınız.