KURUMSAL YÖNETİM NEDİR?

 

kurumsal yönetim ilkeleri

 

Kurumsal yönetime ilişkin açıklamalara geçmeden önce yönetim kelimesinden ne anlaşılması gerektiğinin izahı gerekmektedir. Yönetim kelimesinin ifade ettiği anlamlardan ilki yönetim organına verilen görevi ifade eder. Yönetim görevine ilişkin olarak yapılması gereken iş ve işlemlerin önemli bir kısmı kanunda ve şirketlerin esas sözleşmelerinde belirtilmektedir. Geriye kalan kısmı ise şirket genel hedeflerine ulaşmak bakımından gerekli olan faaliyetler ile alınması gereken kararlardan ibarettir. Nitekim TTK md. 374/1 bu anlama vurgu yapmaktadır[1];

“Yönetim kurulu ve kendisine bırakılan alanda yönetim, kanun ve esas sözleşme uyarınca genel kurulun yetkisinde bırakılmış bulunanlar dışında, şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli olan her çeşit iş ve işlemler hakkında karar almaya yetkilidir.“

Madde hükmünde kavram dar anlamı ile kullanılmıştır. Ancak yönetim işlevi sadece yapılacak iş ve işlemlerle ilgili karar vermekle sınırlı olmayıp kararların ortaklık bünyesinde yahut temsil yetkisi kullanılarak şirket dışında icra edilmesini de kapsamaktadır. Bu halde yönetim kavramı geniş anlamı ile kullanılmaktadır[2]. Ortaklığın yönetim birimlerinin oluşturulmasından, yönetimin üçüncü şahıslara açıklanmasına kadar olan süreç ortaklığın yönetimini ifade eder[3]. Bu unsurları içeren bir tanıma göre yönetim; strateji üretme, bir araya getirme, önderlik ve denetleme yoluyla sahip olunan kaynakları etkili ve yerinde kullanarak şirket hedeflerine ulaşma sürecidir[4].

Yönetim kavramının ikinci anlamı, yönetim faaliyetlerini yerine getiren kişi, kurul veya örgüte verilen ismi ifade eder. Yönetim Kurulu genel müdür, müdürler, yardımcıları, şefler ve diğer elemanlardan oluşan yönetim örgütünün başıdır[5]. Yönetim organının ana fonksiyonu, ortaklık tüzel kişiliğinin iradesini ifade etmekle görevli olmasıdır[6].  TTK’nın 365. Maddesinde yönetim kavramının bu anlamı belirtilmiştir; “Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir”. Yönetim kavramının dar anlamını teşkil eden bu tanım, anonim ortaklığın yönetim kurulu tarafından mevzuat ve şirket içi düzenlemeler doğrultusunda yönetilmesini ifade etmektedir[7].

Kurumsal Yönetim 

Kurumsal yönetim, hisse sahipleri ve bütün diğer menfaat sahiplerinin haklarının muhafaza edilmesi maksadıyla anonim şirketi oluşturan tüm birimler arasındaki ilişkileri ve özellikle yönetim organlarının yetki ve görevlerini düzenleyen yönetim şeklidir[8]. Kurumsal yönetim kavramı ekonomi dilinde kurumsal yönetişim olarak da adlandırılmaktadır[9].

Doğru bir strateji ve planlama ile kurumsal yönetim, orta ve uzun vadede başarıyı beraberinde getirmektedir. Stratejik yönetim, politika, plan, taktik ve programların geliştirilmesi sürecidir[10]. Geleneksel yönetim ise kurallar ve ilkelerden daha çok belirli kişi veya kişilerin sübjektif değerlendirmelerine dayalı bir anlayıştır. Bu anlamda geleneksel yönetimde sahiplik ve kontrol fonksiyonları birbirinden ayrılmamaktadır[11].

Kurumsal yönetim, şirket yöneticilerinin ortaklıktan kaynaklanan faydaları şahsi çıkarları için kullandıkları yönündeki yaygın hisse sahibi endişelerini ortadan kaldırır[12]. Kurumsal yönetim sadece pay sahiplerinin ortaklık yönetimindeki etkinliklerinin artırılması temeline dayanmamakta, kamuyu aydınlatma, pay sahipleri dışındaki ilgili gruplarla ilişkiler gibi değişik unsurları da bünyesinde barındırmaktadır[13].

Etkili bir kurumsal idare tesis eden ortaklıkların, daha basit bir biçimde mali kaynaklar ile iletişim kurmak ve bu kaynaklara ulaşmak sureti ile belirtilen kaynakları en verimli bölümlere nakil etmesi ve sonrasında söz konusu yatırımlar ile üretimi ve çalışan sayısını fazlalaştırdığı bilinmektedir[14]. Bu nedenle yerli ve özellikle yabancı yatırımcılar şirketlerin kurumsal yönetim ilkelerine uygun bir şekilde yönetilip yönetilmediğini incelemekte ve yatırımlarını bunu göre yapmaktadırlar[15].

Kurumsal Yönetim İlkeleri

İyi bir kurumsal yönetim şirketlerin ekonomik olarak kendilerini geliştirebilmesi ve sürdürülebilirliklerinin sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır. Devletler açısından değerlendirildiği zaman etkili bir kurumsal idare, ilgili devletin itibarının arttırılması, sermayenin yurt içinde kalmasının sağlanması, ekonomik krizlere karşı hazırlıklı olunmasını ifade etmektedir. Rekabet gücünün artması da önem taşımaktadır. Farklı ülkelere göre kurumsal yönetim ilkelerinin uygulama esasları farklılık gösterebilmekle birlikte kurumsal yönetimin esas aldığı ilkeler “şeffaflık”, “denetime açık olmak”, “eşitlik” ve “hesap verilebilirlik” tir.

Türk Hukuku’nda Kurumsal Yönetim ile İlgili Getirilen Düzenlemeler

Kurumsal yönetim ilkelerinin yaygınlaştırılması ve daha fazla şirket tarafından uygulanması amacıyla bazen teşvik edici bazen de emredici hukuk kurallarına dayalı düzenlemeler ihdas edilmektedir[16]. Ülkemizde kurumsal yönetim kavramı ile ilgili olarak TTK ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından düzenlenmiş olan tebliğ ekinde çeşitli düzenlemeler yapılmıştır[17].

TTK md. 1529/1 hükmünde “Halka açık anonim şirketlerde kurumsal yönetim ilkeleri, yönetim kurulunun buna ilişkin açıklamasının esasları ve şirketlerin bu yönden derecelendirme kural ve sonuçları Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenir” denilerek kurumsal yönetim ilkelerinin kanunla düzenlenmesinden kaçınılmış ve Sermaye Piyasası Kurulu yetkilendirilmiştir.

SPK’da bu doğrultuda Kurumsal Yönetim İlkelerinin Belirlenmesine ve Uygulanmasına İlişkin Tebliğ’i hazırlayarak ekinde kurumsal yönetim ilkelerine ilişkin detaylı düzenlemelere yer vermiştir. Yalnızca halka açık anonim şirketlerin SPK tarafından düzenlenmiş olan tebliğe uyma zorunluluğu bulunmakla birlikte, diğer anonim şirketlerin ve hatta limited şirketlerle başka tipte ortaklıkların da bu ilkelere uyması şirket hedeflerine ulaşmaları bakımından yerinde olacaktır.

Yönetim Modelleri

Anonim şirketlerde yönetim ve denetim fonksiyonlarının konumlandırılma biçimine göre farklı yönetim sistemleri uygulanmaktadır. Bir anonim şirkette yönetim işlevinin etkili bir şekilde kullanılmasının ve bu yönde yapılan iş ve işlemlerin denetiminin son derece önem arz ettiğine şüphe yoktur.

Yönetim modellerinin ortaya çıkmasında şirket yönetiminin iş ve işlemlerinin yerindeliğinin ve hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine yönelik düşünceler önemli rol oynamıştır. Zira günümüzde hesapların ve finansal tabloların denetimi genellikle alanında uzman bağımsız kuruluşlar tarafından gerçekleştirilmektedir.

Bu nedenle yönetim modelleri bakımından ele alınan denetim kavramı; yöneticilerin yaptıkları iş ve işlemlerin kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönerge ve talimatlara uygunluğunun denetimi ile şirket hedeflerine ulaşmaya elverişli olup olmadığının gözetimini ifade eder[18].

Yönetimin iş ve işlemlerinin hukuka uygunluk ve idari (yerindelik) denetimi, kısacası yönetimin gözetimi için ayrı bir kurul bulunup bulunmamasına göre yönetim modelleri ikiye ayrılmaktadır[19]. Bazı ülkelerde ise kanuni bir yönetim sistemi seçmek yerine tekli veya ikili sistemin seçimi yetkisi anonim ortaklıklara bırakılmıştır[20].

Tekli (Monist) Sistem

Yönetim organı dışında ayrı bir gözetim organı bulunmayan, yalnızca yönetim kurulunun varlığıyla yetinen sisteme tekli (monist) sistem adı verilmektedir[21]. TTK 367. maddenin ihdas edilme sebebinde de ifade edildiği gibi, yasa koyucu kanun koyucu tercihini tekli sistemden yana ortaya koymuş ancak ikili sistemin uygulanmasının da önünü de kapatmamıştır[22].

Kanun koyucu yönetim kurulunun kendi iş ve işlemlerini denetlemesindeki güçlüğü de göz önünde bulundurarak, şirketin üst düzey yönetimi dışındaki yetkilerini üyelerden birine yahut üçüncü kişilere devretme imkânı tanımıştır. Bu sayede yönetim yetkisini devreden üyeler şirketin olağan faaliyetlerine katılmaksızın yöneticileri denetleyebilecek ve bir gözetim kurulu gibi çalışabilecektir[23]. Ayrıca yönetimde görevli olmayan üyeler birtakım kişi veya kişilerin YK kararlarını manipüle etmesinin önüne geçerek icrada görevli üyelerin sahip olduğu yetkilerin dengelenmesini sağlamaktadır[24].

Yönetimin devredilmediği ve tüm üyelerin yönetim yetkisine haiz olduğu durumlarda yönetim kurulunun kendi faaliyetlerini bağımsız ve tarafsız olarak denetlemesi söz konusu olamayacaktır. Bu durum pay sahibinin çok daha fazla olduğu büyük ölçekli anonim ortaklıklarda şirket alacaklıları ve azınlık pay sahipleri açısından ciddi sorunlara yol açabilmekte ve tekli sistemin olumsuz yanı olarak görülmektedir.

İkili Sistem

Yönetim organı dışında ayrıca bir gözetim organının bulunduğu ve bu organın yönetim organının faaliyetlerini yerindelik ve hukuka uygunluk bakımından denetlediği sisteme ikili (dualist) sistem denilmektedir[25]. Güçler ayrılığına dayalı ikili sistemde, gözetim organı ile yönetim organının sorumlulukları arasında keskin bir ayrım söz konusudur[26]. TTK ikili sistemi benimsememekle birlikte, şirketlere tekli sistemi esneterek ikili sisteme yaklaştırma fırsatı sunmaktadır.

SPK kurumsal yönetim ilkeleri ile kanunun izin verdiği ölçüde şirketlerin yönetim sistemlerini denetlenebilir kılmaya çabalamaktadır. Örneğin murahhas üyenin aynı zamanda yönetim kurulu başkanı olmasına sıcak bakılmamaktadır[27].

“ Yönetim kurulu başkanı ile icra başkanı/genel müdürün yetkilerinin net biçimde ayrıştırılması ve bu ayrımın yazılı olarak esas sözleşmede ifade edilmesi esastır. Şirkette hiç kimse sınırsız karar verme yetkisi ile donatılmamalıdır.”

“ Yönetim kurulu başkanı ve icra başkanı/genel müdürün aynı kişi olmasına karar verilmesi durumunda, söz konusu husus gerekçesiyle birlikte genel kurulda ortakların bilgisine sunulur ve faaliyet raporunda gerekçeli açıklamaya yer verilir. “

Bir diğer müdahale ise yönetim kurulunun yapısına yönelik olup, kurumsal yönetim ilkelerinde Amerikan Sistemi’ne (board sistemi) eğilimin olduğu görülmektedir[28];

“ Yönetim kurulunda icrada görevli olan ve olmayan üyeler bulunur. İcrada görevli olmayan yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu üyeliği haricinde şirkette başkaca herhangi bir idari görevi bulunmayan ve şirketin günlük iş akışına ve olağan faaliyetlerine müdahil olmayan kişidir. Yönetim Kurulu üyelerinin çoğunluğu icrada görev almayan kişilerden oluşur. “ (m.4.3.2)

“ İcrada görevli olmayan yönetim kurulu üyeleri içerisinde, görevlerini hiçbir etki altında almaksızın yapabilme niteliğine sahip bağımsız üyeler bulunur. “(m. 4.3.3.)

Halka açık anonim ortaklıklarda YK üyelerinden asgari ikisinin ve toplam sayının en az üçte birinin bağımsız üyelerden oluşması gerekmektedir.[29]. Yönetim kurulunun iş ve işlemlerinin hukuka uygunluk ve idari denetimi için ayrı bir kurula ihtiyaç bulunup bulunmadığı tamamen kanun koyucu tercihidir. Bu bağlamda yönetim sistemlerinin tek başına mükemmel veya sakıncalı olarak değerlendirilmesi doğru olmayacaktır. Zira hemen her ülke eskiden tercih ettiği sistemi zaman içinde yaptığı düzeltmelerle uygulamaya devam etmektedir[30].

Konuyla ilgili merak ettiğiniz ancak makalemizde bulamadığınız tüm soruların cevaplarını sayfanın en altından ya da avukata sor hizmetimizi kullanarak bulabilirsiniz.

Yararlanılan Kaynaklar

[1] Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, 3. Bası, İstanbul, 2013, Nr. 12-28 s. 203

[2] Kırca, Anonim Şirketler Hukuku, Cilt 1, Ankara, 2013, s. 399

[3] Bilgili-Demirkapı, Şirketler Hukuku 9. Baskı, Bursa 2013, s. 1003

[4] Erol Eren, Yönetim ve Organizasyon, İstanbul 2013, s.4

[5] Tekinalp, s. 204

[6] Helvacı Mehmet, Anonim Ortaklıkta Yönetim Kurulu Üyesinin Hukuki Sorumluluğu, Beta Yayınevi, İstanbul 1995

[7] Karahan Sami/Akın, İrfan,  Şirketler Hukuku, Konya 2012, s.41.

[8] Aktan Coşkun Can, Kurumsal Şirket Yönetimi, Sermaye Piyasası Kurumu, Kurumsal Araştırmalar Serisi, Ankara, 2006, s. 2.

[9] Koçel Tamer, İşletme Yöneticiliği, 12. bs.,  Beta Kitabevi, İstanbul, 2010, s. 455.

[10] Uzunçarşılı Ülkü, Oğuz Ersun ve Meral Toprak, İstanbul, 2000, s. 91.

[11] Aktan Can Coşkun, S. 1, s. 5.

[12] Kula Veysel, Kurumsal Yönetim Hissedar Korunması Uygulamaları ve Türkiye Örneği, Papatya Yayıncılık, 2006, s. 23.

[13] Paslı Ali, Anonim Ortaklık Kurumsal Yönetimi, Çağa Hukuk Vakfı Yayınları, İstanbul, 2004, s.14

[14] Cengiz Selim, İşletmelerde Kurumsal Yönetim Kapsamında İç Denetimin Yeri ve Önemi:

Borsa İstanbul’da Bir Araştırma, Afyon Kocatepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

Dergisi, C. 15, S. 2, 2013, s. 406.

[15] Eroğlu Cengiz Alp, Kurumsal Yönetim İlkeleri Çerçevesinde Kamunun Aydınlatılması, SPK Hukuk İşleri Dairesi Yeterlilik Etüdü, Ankara, 2003, s. 2

.

[16] Manavgat Çağlar, ‘‘Anonim Ortaklıklarda Kurumsal Yönetimde Kamunun İşlevi’’,  Batider, C. 24, Ankara, 2007, s. 474

[17] Aksoy Mehmet Ali, Türk Kurumsal Yönetim Düzenlemeleri Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2013, s. 52.

[18] Kırca/Çelik/Manavgat, Anonim Şirketler Hukuku, Cilt 1, Ankara, 2013, s. 528

[19] Özer Işık, Türk ve Yabancı Hukuk Sistemlerinde Anonim Şirket Yöneticilerinin Mali Hakları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2013, s. 35. ; Yönetim sistemleri ve sistemlerin mukayesesi için bkz. Avrupa Şirketinin ( SE ) Statüsü Hakkında tüzük m. 38 vd; Böckli, Aktienrecht, &30 Nr. 21

[20] Tercihe dayalı sistemin en açık şekliyle uygulandığı Avrupa Anonim Şirketi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Pulaşlı Hasan, ‘‘Yeni Tüzük Hükümlerine Göre Avrupa Anonim Şirketi’’, Batider, C. 21, S. 4, Ankara, 2002, s. 5 vd.

[21] Hacımahmutoğlu, Sibel, AT ve Türk Hukukunda Anonim Ortaklığın Karar Alma Sürecinde Yönetim Kurulunun Yapısı ve Çalışanların Katılımı, Ankara, 2008, s.82

[22] Ünal Ahmet Cemil, Türk ve Yabancı Hukuk Sistemlerinde CEO’nun Hukuki Konumu, Adalet Yayınevi, Ankara, 2014, s. 23

[23] Kırca/Çelik/Manavgat, s. 529

[24] Özsoy Zeynep, Kurumsal Yönetim ve Yönetim Kurulları, İmge Kitabevi, 2011, s. 92

[25] Yılmaz Özdoğan Ayşegül, Halka Açık Anonim Ortaklıklarda Yöneticilerin Mali Hakları, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2009, s.23

[26] Hacımahmutoğlu Sibel, AT ve Türk Hukukunda Karar Alma Sürecinde Yönetim Kurulunun Yapısı ve Çalışanların Katılımı, Ankara, Yetkin Yayınları, 2008, s. 75-76.

[27] Fransa’da geçerli olan “President Directeur General” sistemi bu modelin bir örneğini teşkil etmektedir.

[28] Kırca/Çelik/Manavgat, s. 530

[29] Üçışık Güzin/Çelik Aydın, Anonim Ortaklıklar Hukuku, I. Cilt, Adalet Yayınevi, Ankara 2013, s. 377-378

[30] Kırca/Çelik/Manavgat, s. 529