YAĞMA SUÇU

yağma ne demek

 

Yağma suçu Türk Ceza Kanunu’nun 148 ve 50. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Yağma suçu ceza hukuku içerisinde bileşik suçlardan birisidir. Yağma ancak taşınır mallar bakımından uygulama alanı bulan bir suç tipidir.

Yağma Suçunda Mağdur ve Fail

Yağma suçunun faili toplumdaki her gerçek kişi olabilir. Kanun koyucu fail sıfatı için herhangi bir özellik aramamıştır. Mağdur açısından ise yağma fiili suç konusu malı eli bulunduran veya malı korumaya çalışan üçüncü kişilerdir. Yağma suçunda mağdur konumunda olabilmek için suçun oluşumunu sağlayan cebir veya tehdit fiilin kişi tarafından hissedilebilecek düzeyde olması gerekir. Bu nedenle yağma suçu ancak yaşayan kişilere karşı işlenebilecek suçlardandır. Suçun mağdurunun gerçek kişi ya da tüzel kişi olması fail olabilmenin aksine mümkündür. Mağdurun beden ve ruh sağlığı bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kimselerden biri olması durumunda yağma suçunun nitelikli halinin oluşumundan bahsetmek mümkündür.

Yağma Suçu ve Hırsızlık Suçu Arasındaki Farklar

Aradaki farklardan en belirgini hırsızlık suçunun oluşumu için fiilin cebir veya tehdit baskısı altında işlenmemiş olması gerekir. Cebir veya tehdit baskısıyla mağdur zilyetliğinde veya mülkiyetinde bulunan bir malı vermeye zorlanıyorsa yağma suçunun oluşumundan bahsetmek gerekir.

Yağma suçundan suçun doğası gereği mağdurun haberi vardır. Zira yağma suçunun oluşabilmesi için gerekli olan cebir veya tehdit fiilinin mağdura yöneltilmesi gerekir. Ancak hırsızlık suçunun gerçekleştirilmesi anında mağdurun fiilden haberi yoktur.

Kanun koyucu yağma suçunu işleyen fail hakkında hırsızlık suçuna nazaran daha ağır yaptırımlar öngörmüştür.

Yağma Suçunun Maddi ve Manevi Unsurları

Yağma suçunun maddi unsurlarını fail, mağdur, suçun konusu, hareket, nedensellik bağı ve netice oluşturur. Fail, mağdur ve suçun konusundan daha önceki başlıklar da bahsetmiştik. Yağma suçunun maddi unsurları arasında yer alan hareket alt başlığından kast edilen suçun nasıl işleneceğidir. Kanun koyucu yağma suçu bakımından iki seçimlik hareket öngörmüştür. Bunlar cebir ve tehdittir. Bir örnek üzerinden anlatmak gerekirse, failin mağduru yaka paça arabasından indirerek mağdura ait arabayı alıp gitmesi yağma suçunun seçimlik hareketlerden olan cebir yoluyla işlenmesine örnektir. Seçimlik hareket olarak tehdit kullanılmasına failin mağdura ailesinin elinde olduğunu söyleyip belirli bir miktar parayı kendisine vermeye zorlaması örnek verilebilir. Nedensellik bağı, kısaca yapılan eylemle meydana gelen durum arasında kabul edilebilir mantıksal bir bağın olması gerektiği şeklinde açıklanabilir. Netice ise suçun tamamlanması anını ifade eder. Neticeden söz edebilmek için cebir ve tehdit zoruyla mağdurdan suç konusu malın alınması veya mağdurun malın alınmasına karşı koyamayacak duruma gelmesi gerekir.

Yağma suçunun manevi unsurunu kast oluşturur. Türk Ceza Kanunu’nda söz konusu suçun taksirle de işlenebileceği düzenlenmediği sürece suçlar kast ile işlenir.

Yağma Suçunun Temel ve Nitelikli Hali

Yağma suçu tck 148. madde de temel halinin düzenlenmesiyle başlar. Temel hali, bir kişinin kendisinin veya yakınının hayatına, vücuduna veya cinsel dokunulmazlığına karşı saldırıda bulunacağını söyleyerek tehdit etmek veya cebir kullanarak bir malın teslimine zorlamak veya zorla almak şeklinde dile getirilmiştir. Aynı maddenin 2. fıkrasında yağma suçunun temel halini düzenlemeye devam eder. Buna göre birini veya yakınını cebir veya tehdit baskısı altında senetle borç altına sokmak ya da mağdurun elindeki senedin geçersizliğini sağlamaya çalışmak, boş senet imzalatmak veya eldeki senedi yok etmek de yağma suçunun temel haline girer.

Nitelikli yağma suçu tck 149. madde de düzenlenmiştir. Suçun silahla işlenmesi hali bunlardan biridir. Silah kavramından yalnızca ateşli silahlar ve kesici, delici, bereleyici aletler anlaşılmamalıdır. Kanun silah kavramını Türk Ceza Kanunu’nun 6. Maddesinde düzenlemiştir. İlgili madde de dikkat edilmesi gereken durum savunma veya saldırı amaçlı yapılmamış olsa dahi saldırı ve savunmada kullanmaya elverişli şeyler denerek silah olarak tanımlanabilecek şeylerin önü açık bırakılmıştır. Bu bakımdan taş dahi silah vasfı taşıyabilir. Pek tabi silah olarak kullanılacak şeyin mağdur açısından bir tehdit veya cebir uygulamaya müsait bir araç olarak görünmesi gerekir ki suç oluşabilsin.

Yağmanın, failin kendini tanınmayacak hale sokarak işlemesi hali de nitelikli hallerdendir. Tanınmayacak hale örnek olarak failin suçu maske takarak işlemesi verilebilir. Yine fail sayısının çokluğu da kanun koyucu tarafından nitelikli haller arasında sayılmıştır. Aciz durumda olan kişilere karşı işlenmesi, suç örgütlerinin yarattığı intibaya güvenerek, suç örgütü için işlenmesi veya gece vakti işlenmesi yağma suçunun nitelikli hallerini oluşturur.

Yağma suçunun daha az cezayı gerektiren halleri iki tanedir. İlk olarak kişiler arasında bulunan bir hukuki ilişkiye dayanarak alacağın tahsili amacıyla tehditte bulunmak veya cebir uygulanması halinde yağma suçundan ceza verilmez. Bu durumda sadece tehdit veya kasten yaralama suçluna ilişkin hükümler uygulama alanı bulur. Diğer hal ise suçun konusunu oluşturan mal varlığının değerinin azlığıdır. Böyle bir halin bulunması halinde ceza indirilerek uygulanır.

Yağma Suçunda Uzlaşma ve Etkin Pişmanlık

Yağma suçunda etkin pişmanlık hükümleri uygulama alanı bulur. Buna göre kişi kendi özgür iradesiyle işlemiş olduğu yağma suçunun sebep olduğu zararları telafi edici davranışlarda bulunursa etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilir. Telafi edici davranış olarak suç birden çok kişi tarafından işlenmiş ise etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen kişinin suç ortaklarının ismini vermesi, suça azmettiren birinin bulunması halinde bu kişinin ismini vermesi veya suça yardım eden sıfatıyla katılan kimselerin ismini vermesi sayılabilir. Yine yağma suçunu işleyen kişi mağdurun zararını giderirse etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması gündeme gelecektir.

Yağma suçunda uzlaşma mümkün değildir. Kanun koyucu uzlaşma kapsamına giren suçları düzenlerken yağma suçuna yer vermemiştir.

Yağma Suçu İnfazı ve Zamanaşımı

Yağma suçu infazının temel hal bakımında süresi altı yıldan on yıla kadardır. Yağma suçunun kanunda sayılan nitelikli hallerden biriyle işlenmesi halinde infaz süresi on yıldan on beş yıla kadardır. Ayrıca fail yağma suçunu işlerken kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış hallerinden birinin gerçekleştirilmesini sağlamış ise yağma suçunun infazından ayrı olarak kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerde uygulama alanı bulur. Kasten yaralamaya ilişkin daha detaylı bilgiye Kasten Adam Yaralama Suçu makalesinden ulaşabilirsiniz.

Yağma suçunda Türk Ceza Kanunu’nun 150. Maddesinin ikinci fıkrasında geçen durumun varlığı söz konusu ise verilecek infaz süresi somut olaya göre üçte birden yarıya kadar indirilebilir.

Yağma Suçunda Şikayet ve Görevli Mahkeme

Yağma suçu, kanun koyucunun düzenlemesi nedeniyle şikayete tabi bir suç değildir. Mağdurun fiili şikayet etmesine gerek yoktur. Durumun varlığından cumhuriyet savcısının haberi olduğu anda suç hakkında soruşturma resen başlatılır. Bu bakımdan mağdura yönelik şikayet süresinin geçtiğine yönelik telkinler gerçeği yansıtmamaktadır. Ancak her ne kadar şikayet süresi bulunmayan bir suç olsa da dava zamanaşımı süresi mevcuttur. Dava zamanaşımı süresi suçun işlendiği tarihten itibaren on beş yıldır. On beş yıl içerisinde suç ile ilgili araştırmalarda bulunulmaması halinde soruşturulma yapılması mümkün değildir.

Yağma suçunun on sekiz yaşını doldurmuş kişiler tarafından işlenmesi halinde görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir. Ancak suçun on sekiz yaşından küçük kişiler yani çocuklar tarafından işlenmesi halinde davaya çocuk ağır ceza mahkemesi bakmakla görevlidir.

İlgili Yargıtay Kararları
Karar 1:

“Sanığın tüm aşamalarda istikrarlı şekilde, katılanı darp ettiğini ikrar etmekle birlikte, katılanda herhangi bir şekilde para istemediğini beyan ettiği, sanık savunmasının tanık beyanları ile de sabit olduğu, olayın gerçekleştiği parkta bulunan diğer kişilerin ihbarı üzerine olay yerine polislerin geldiği ancak katılanın yağma iddiası ile herhangi bir ihbarda bulunmadığı gibi polislere “bir şey yok” diyerek işlem yapmamalarını sağlamış olması, polislerin gitmesinden sonra da sanık ile birlikte parkta oturup sohbet etmeye devam etmiş bulunması, katılanın olaydan sonra hastaneye gittiğinde de yaralanmanın kaza sonucu meydana geldiğini belirtmiş bulunması karşısında; tanık anlatımları ile doğrulanan sanık savunması uyarınca, eylemin nitelikli yağma suçunu oluşturduğuna dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından, sanığın eyleminin basit yaralama suçu olarak vasıflandırılmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamenin bozma görüşüne iştirak edilmemiştir.” Yargıtay  3. Ceza D. 2019/4772 E. 2019/15772 K.

Karar 2:

Yakınanların boş arazide bulunan barakaya götürüldüklerinin anlaşılması karşısında; sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan zamanaşımı içerisinde işlem yapılması olanaklı kabul edilip;

Yağmaya teşebbüs suçlarının, silahla ve birden fazla kişiyle birlikte işlendiğinin anlaşılması karşısında; sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 149. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin yanı sıra (a) bendi ile de uygulama yapılması gerektiğinin düşünülmemesi, karşı temyiz olmadığından; bozma nedeni yapılmamıştır.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, sanık … ve savunmanının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 04.07.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.” Yargıtay 6. Ceza D. 2017/2345 E. 2019/4168 K.